Merhaba,
Sen de hayatının bazı anlarında isteğine hemen
kavuşamayınca motivasyonunu kaybedenlerden misin? Geçen gün kendim için sorguladığım
bir konuydu bu. Hayallerime ulaşmak için koyduğum hedeflere hızlıca
ulaşamadığım için kendi kendimi
suçlarken buldum bir anda. ‘’Neden yapamadın? Neden hemen olmadı? Haydi, bu
konu için geç kalmadın mı?’’ Sorularını sıkça sorduğumu fark ettim. Hayallerimize
kavuşmak istediğimiz her noktada karşımıza çıkan bir cümle vardır. ‘’Hemen
Harekete Geç!’’ Tabii ki, ben de bu mesajı alır almaz hayallerim için adım
atan, hedeflerime ulaşmak için aksiyon alanlardanım. Evet harekete geçtim,
kendim için bir şeyler yaptım ama sonucunu neden hemen göremedim?
Biliyorum, sen de kendini tıpkı benim gibi zaman zaman sorguluyorsun.
Zihninin seni ele geçirdiği her anda kendine can yakıcı, sorgulayıcı sorular soruyorsun.
Neticede insanız her şey hemen olsun istiyoruz, her güzel şeye hızlıca sahip
olmak ve o noktadan sonra yeni hedeflerimize ulaşmak için can atıyoruz. Fakat
sence de bu biraz imkansız ya da bencilce bir hareket değil mi? Ya da biraz
şöyle düşünelim: her istediğimize, her hayalimize, her hedefimize hemen ertesi
gün ulaşsak mesela bu kadar güzel ve kıymetli hale gelir miydi?
Tam da bu noktada kendimi sorgularken fark ettiğim bir hissi
paylaşmak istiyorum seninle. ‘’Yolda olmanın, yolcu olmanın tarifsiz hissi.’’
Yolun sonundaki hedefe kitlenmek değil de, yolculuğun getirdiği tüm deneyimleri
kabul ederek anın keyfini çıkarma duygusu. Şimdi bir sor sen de kendine, yolculuk
mu sence daha değerli, yoksa yolun sonu mu? Yolculukta karşılaştığın her engel,
her karar, her etki seni muhteşem bir finale hazırlamıyor mu? Girişler,
çıkışlar, alman gereken önemli kararlar ve sorumluluklar seni bu yolculuğunda
sen yapan şeyler değil mi aslında? Şimdi, bu sorularıma cevap arama. Biliyorum,
okurken her bir soru için bir şeyler canlandı zihninde, sorulara cevap aramaya
başladın hemen. Bırak lütfen, sorular cevapsız kalsın. Hislerini dinle. Bu
sorular sende ne hissettirdi, hangi duyguları harekete geçirdi? Farkındalığa bir nebze olsun izin ver, bırak hislerine dokunsun.
Hayallerimize ve hedeflerimize kavuşmak için unutmamamız
gereken kıymetli bir nokta daha var. Bu nokta ki, belki de kainatın en değerli
hazinelerinden. Peşinde koşsan yakalayamazsın, kaçırsan dönüp tekrar yaşayamazsın.
An ve Zaman. Zaman öyle bir kavram ki, durduğun anı zenginleştirirken
tahminlerinin tümünü boşa çıkarabilir. Fakat tek bir şeyi değiştiremez, emek ve
bununla birlikte şekillenen yolculuğun keyfi. Aslında başından beri
sorguladığımız şey de zamanın ta kendisi değil mi? Fark et. Zamanla
savaşıyoruz, zamana kafa tutmaya çalışıyoruz, bu yüzdendir tüm yorgunluğumuz.
Bu sebeple bırak zaman kendi mucizelerini yaratsın. Hayallerine ve hedeflerine
ulaşabilmen için gerçekleşmesi gereken bir an var senin bile tahmin edemeyeceğin.
Belki bugün, belki yarın, belki 1 ay belki de 120 ay sonra. Zamanı kovalamayı
bıraktığında emin ol ki her şey çok daha kolaylaşacak ve her an keyif dolu bir hal
alacak hayatında.
Zamana güven! Hayatın muhteşem zamanlaması ile sana sunacağı
mucizelere güven. Bu mucizeler bazen senin yüzünü güldürecek şeyler de
olmayabilir bu arada. Seni üzebilir, seni kırabilir, kalbini paramparça da
edebilir. Fakat yolculuk da böyle bir şey işte. Fark et. Her ne yaşarsan yaşa
yolun sonucunda seni bekleyen şeyden hiç vazgeçme. Düşünsene, senden başka kim
yaşayabilir bu yolculuğu? Her şeyi sana özel, sokakları, sürprizleri sadece ama
sadece senin yaşaman için hazırlanmış bir yolculuk bu. Özel olmanın keyfini
çıkar. Her adımın keyfine var. Her nefesin önemini hisset.
Ben de yolculuğumda bu anı seninle paylaşabildiğim için çok
mutluyum. Senin okuduğun her satırda ben de kendime varlığımı hatırlatıyorum.
İyi ki varsın!
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Sevgiler.